Zamanımızın gerçek bireyleri, kitle kültürünün kof, şişkin kişilikleri değil, ele geçmemek ve ezilmemek için dikilirken acının ve alçalışın cehennemlerinden geçmiş fedailerdir

-Max Horkhaimer

9 Aralık 2012 Pazar

Cehâlet, Hurafe İhtiyacı ve "Son"u İstemek




Kültürümüzde ve düşüncemizde, böyle inançlara yol açan neler oluyor? Kuşkucular ve bilim adamları tarafından önerilen teoriler çoktur: hiç eğitim olmaması, yanlış eğitim, eleştirel düşünce yokluğu, dinin yükseliği, dinin çöküşü, geleneksel dinin yerini mezheplerin alması, bilim korkusu, Yeni Çağ, Karanlık Çağlar'ın yenilenmesi, çok fazla televizyon, yeterli okuma olmaması, yanlış kitapları okuma, yoksul ebeveynler, basit eski cahillik ve aptallık. Kanada, Ontario'dan bir gazeteci bana, "karşı olduğunuz şeyin en aşağılık somutlaşması" dediği bir şeyi gönderdi. Bu yerel kitapçısından aldığı, üzerine "Yeni çağ Bölümü Bilim Bölümüne Taşınmıştır" yazılmış parlak turuncu renkli bir karton işaretti. "Toplumun kolayca, sorgulama ve eleştirel incelemenin yerine büyü ve batıl inancı koymasından korkuyorum", diye yazıyordu. "Eğer bu olgunun kültürümüzde ne kadar yerleşmiş olduğunu gösteren bir ikon olsaydı, bu işaret kesinlikle o olurdu." Bir kültür olarak bilimi sahte bilimden, tarihi sahte tarihten ve duyguyu saçmalıktan ayırmakta sorunumuz var gibi görünmektedir. Ama sorunun bundan daha derinde yattığını düşünüyorum. Bunu anlamak için kültürün ve toplumun katmanlarını bireysel insanın aklı ve kalbine kadar kazmalıyız. İnsanların neden saçma şeylere inandığı sorusuna verilecek tek bir cevap yoktur.
*Michael Shermer - İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır

  Bilgiyi ve cehaleti birbirinin zıttı olarak düşünürsek, ikisinin de sonu yoktur. Cehâlet, bilgisizlikten daha tehlikeli bir durumdur. Cehalet, bilgi seviyesinden, azlığından ya da çokluğundan çok bir saplantı hâlidir. Bütün dünyası birkaç kavram ve birkaç kelime etrafında dönen herkes câhildir. Cehâlet, insana bitmeyen bir güven ve mutluluk verir. Câhil insanların dinleri, düşünceleri, ideolojileri, milletleri vs değişebilir ama tek gerçeğin kendi düşündükleri ve öğrendikleri olduğu, dünyanın kurtuluşunun insanları düşüncelerine göre tek tip hâline getirmek daha kötüsü öyle olamayanı yok etmek isteği hepsinin ortak noktasıdır.
 Bu yüzden câhil, sayısı ne kadar çok olursa olsun, özünde tek karakterdir.
Câhil ve cehâlet ile ilgili bu tanımı yapmamın sebebi ise; cehâlet için üretilen bilgiyi, kendi deyimimle postmodern hurafeyi anlatacak olmam.

 Sanat ile ilgili bir yazımda fotoğrafçı ve ressam Marcel Duchamp'ın bir pisuvarı ünlü bir sergide uzun süre sergilediğinden ve gösterişli câhillerin algılarıyla nasıl alay ettiğinden bahsettim.
 Şehirlerde, modern yerlerde yaşıyor ve ya oralara sık gidiyorsanız bu gösterişli câhillere rastlamanız olasıdır. Klasik câhiller gibi hurafeleri, akla mantığa uymayan inançları vardır. Kurşun döktüren bir köylüyle câhil, batıl inanç, hurafe, aptal gibi kelimelerle alay ederken enerji koçlarına, yıldız falcılarına inanırlar. Tanrı'ya inanmazlar ama Nostradamus mutlaka geleceği görmüştür. Ruhlara ve cinlere inanmazlar ama paranormal varlıklar vardır. Etrafımda böyle birkaç insan var, gerçekten sıkıcılar.

 Peki bir insan bunu neden yapar? Bu kadar saplantılı olmayı, süslü kelimelerle câhil kalmayı neden bu kadar ister ve kabullenir? Düşünecek, okuyacak ve araştıracak imkânları varken kutudan neden çıkmaz?
Çünkü tesellilerini bırakmayı istemez. Hayattan sıkılmaktadır, yaşamak istememektedir, buna rağmen devamlı gülüp mutlu görünmeye çalışır ve bu psikolojisini olduğundan daha beter hâle getirir. Çareyi de batıl inançlarda bulur. Basit bir beyin telkini olan meditasyon ile doğa ötesine geçebileceğini düşünür. Ona iyi şeyler söylemesi için tarot falcısına dünyanın parasını verir. Onu bir sevgi kelebeğine, mutlu bir insana dönüşeceğine inanması için enerji koçundan yardım alır. Ve, işin en trajik kısmı, ölmeyi isteyip cesaret edemediği için dünyanın sonu'na, basit numeroloji hesaplarından ibaret olan kıyamet tarihlerine inanır.

 İnsanların isteklerinin, arzuladıklarının inançların şekillenmesinde önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar ölümü kabullenemdikleri, yok oluşu kabullenemedikleri için ölümden sonraki hayatı tasarladılar. Adaleti sağlayamadıkları ve adaletsizliği kabullenemedikleri için cenneti ve cehennemi tasarladılar. Şimdi ise yaşamayı ve ölümü deneyecek cesaretleri olmadığını kabullenemedikleri için kıyamet tarihleri tasarlıyorlar.
 Hurafe üretmek için para alan insanlar, insanların tesellilerini hiç bir zaman kaçırmamışlardır. Özellikle numeroloji bunun için önemlidir. Eğer istenen kıyametse Kuran ve ya İncil'deki birkaç sure numarasını çarpıp bölüp kıyametin yaklaştığını söyleyebilirler. Eğer matematiğim kötü olmasaydı ben de bir kıyamet tarihi çıkarabilirdim, ama kötü, şansınıza küsün!
 Bu Vikipedi sayfasında bugüne kadar kaydedilmiş kıyamet tarihleri var. Biraz incelerseniz özellikle 1800'lerden sonra arttığını görürsünüz. Çünkü sanayileşme, kentleşme, modern hayat insanları bunaltıyor ve yaşamdan bıktırıyor. Bazı şahitler gibi hurafe üreticileri de insanların ölüm ümidine cevap vermek için kıyamet tarihi üretiyor.
 Özellikle 1994 yılından beri kıyametin kopacağını söyleyen Harold Camping dikkâtimi çekti. Bu insan geçen yıl 21 Ekim'de kıyametin kopacağını söylemiş ve 22 Ekim'de randevu almak isteyen gazetecileri "Ne gerek var, 21 Ekim'de hepimiz öleceğiz" diye terslemişti. Ayrıca neredeyse her yıl kıyamet kopacağını iddia eden Yehova Şahitleri'nin durumu da ilginç tabi.
2012 filminin Box Office rakamlarına bakarsak bu hurafelerin nasıl pazarlandığını ve ne kadar kazandırdığını görebiliriz.

 Duyduğum kadarıyla Şirince'de otellerde boş yer kalmamış ve bir gecelik oda fiyatı 1000 TL'ye kadar yükselmiş. Bunalım nelere yol açıyor...
Bu kadar kıyamet tarihi içinde sadece 21 Aralık'ın bu kadar benimsenmesinin sebebi ise Holywood'un bunu servis etmesinden başka bir şey değil. Nasıl UFO filmlerinden sonra uzaylılara tapan tarikâtlar ortaya çıktıysa Holywood bu kıyamet tarihini pazarladıktan sonra kitleler buna inanmaya başladı.

 Ama 22 Aralık'ta yeni bir kıyamet tarihi bulacaklar. Bununla ilgili filmler, kitaplar, dergiler yayınlayacak, toplantılar düzenleyecek ve yine köşeyi dönecekler. Çünkü yaşamak istemeyip ölemeyen insanlar kendilerine inanmak, kendilerini onların  komplo teorilerine inandırmak için her zaman hazır bulunacak.
 
 Eğer hayat sizin için bu kadar sıkıcıysa, ölmeyi bu kıyamet hurafelerine inanacak kadar çok istiyorsanız, ölün gitsin.
Mutsuzsunuz, mesele mutlu olabilmek değil zaten bu çok zor, mesele mutsuzluğu kabullenebilmek. O zaman bu hurafelere ihtiyacınız kalmaz. Kendinizi saplandığınız bunalımdan ve onun getirdiği cehâletten kurtarmak yerine böyle şeylerle rahatlatmaya çalışmanız da çok acınası bir durum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder