Zamanımızın gerçek bireyleri, kitle kültürünün kof, şişkin kişilikleri değil, ele geçmemek ve ezilmemek için dikilirken acının ve alçalışın cehennemlerinden geçmiş fedailerdir

-Max Horkhaimer

19 Kasım 2012 Pazartesi

Düzenin Bilimi ve Süs Akademileri

 
Birkaç ay önce herkes Kim 500 Milyar İster yarışmasında "parlamento" cevabını bilemeyen siyaset bilimi öğrencisi kızı konuşuyordu. Toplum olarak en büyük hobilerimizden olan günah keçisi oyununu oynadık. Evet bunu yapmayı severiz, etrafta günah keçisi yapılmaya müsait bir insan varsa onu bulur, aşağılar, alay eder, güler ve işin geri kalan kısmını unutuveririz. Televizyonun hayatımızdaki en önemli işlevlerinden biri de bu güzel eğlencemiz için günah keçileri bulmamıza yardım etmesidir.
 Hadi bunu bilmemesini bir eksiği olarak kabul edelim. Branşıyla ilgili önemli bir şeyi bilemedi ve öğrenme gereği duymadı, belki de heyecandan o an hatırlayamadı bunu bilemeyiz. Peki yapmamız gereken ne? Bu kızcağızı etiketleyip köyün delisiymiş gibi alay etmek mi yoksa onu gereği kadar öğrenmeye iten, vaadettiği tek şey bir CV olan akademiyi eleştirmek mi?

 Bilimin satıldığı ve ezberlendiği bir yerde insanlardan nasıl bir hassasiyet bekleyebiliriz ki? Akademilerin sadece klasik eğitim sisteminin bir uzantısı olduğu, liselerle arasındaki tek farkın üniforma olduğu bir yerde insanları cehaletleri için suçlayabilir miyiz?
 Okuyamamış, okumaya fırsatı olmamış ve ya okumamış insanları çok kolay cehaletle suçlayabiliyoruz. Zaten bu da favori eğlencelerimizden biridir, insanların geri kalmışlığından bahsederiz ama ilerletmek için hiç bir şey yapmayız. Bilim üretilen kurumları, eğitim sisteminin klasik yapısından, devletin tabularından kurtulamamışsa insanlar cahil kalmaya devam ederler.
 Üstelik cahiller isimlerinin başına bir sürü unvan alabilirler. Ama durumu değiştirmez.

 Ezberci sistem, insanı bir robota çevirir. Ezberin olduğu yerde bilginin hiç bir önemi yoktur. Bilim, tıpkı sanat gibi bir yaratıcılık ister. İnsanların birkaç gün sonra unutacakları bilgileri ezberlediği yerde akademinin bir önemi, bir işlevi yoktur ve bilim çoktan ortadan kalkmıştır. İnsan kendini geliştiremiyorsa, bilgiyle bütün ilişkisi birkaç not ezberleyip yüksek not almaksa, akademi işe yaramaz bir kuruma, bir vakit kaybına dönüşür. Çünkü insanlara bir şey vermediği gibi, var olanı da köreltmektedir.

 Sistem, sanatı yozlaştırdığı gibi bilimi de yozlaştırır. Sisteme göre bilim sadece onun şirketlerine ve ideolojisine hizmet etmesi gereken bir şeydir. Akademi sadece CV'deki bir isimdir. Bir süstür. İnsanların birkaç yıllığına kendilerini özgür hissetmeleri için var olan bir yerdir.
 Sistemin süsü olmak dışında bir işe yaramaz.

 Eğer akademi, bilime önem vermek yerine öğrencilerine kolluk kuvvetleriyle gövde gösterisi yapıyorsa, boş bir kurumdur. Bir hiçtir.
 
 Günümüzde durum bundan ibaret. Akademiler, insanların bilime önem vermemesi, bilimden soğuması ve üretememesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Bir devlet dairesi ve ya düz lise gibi yoklamaları, devam zorunlulukları ve gelinmesi zorunlu olan törenleri, konferansları falan filan var.
 Üstelik kolluk kuvvetleri var. Sakın bana üniformalıların bizim güvenliğimiz için var olduğundan ve sesini çıkarmak, düşüncelerini söylemek isteyen insanların karşısında bunun için dikildiğinden bahsetmeyin.
 Tahammül edebildiği tek tip, derslere girip çıkan, bilimle bütün ilişkisi ezberlediği notlar olan, düşünmeyen ve para kazandıran insan olan bir kurumun bilim üretebileceğine de inanmayın.

 Daha sonra buralardan çıkıp bir şey bilmeyen insanları günah keçisi ilan etmeyin. O bilimi satın aldı, ezberledi, geçti ve işi bittiği zaman unuttu. Düzen ne yapıyorsa o da onu yaptı. Yanlış mı? Evet. Suçlu mu? Kesinlikle değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder